Friday, November 21, 2008

Giriş

Şimdi artık Kasım'ın 18'i oldu.3 ay olmuş buraya geleli. Artık kafamda burayla ilgili herşey netleşmeye başladı. Bu demek oluyor ki diğerleri ile bunları paylaşabilirim. Bunu neden yapıyorum?
1)Can sıkıntısı
2) Arkadaşların blogları var ben niye eksik kalıyım?
3)Buraya uzun süreli gelmeyi düşünen varsa belki en küçük faydayı bulup kullanır.

Hafızası zayıf olan bir kişiyim. Bir de kafam genelde karmakarışıktır. Bu yüzden bu zamana kadar oluşmuş izlenimlerimi kronolojik örneklerle buraya yazamağacağım.(Noter türkçesi) Ama bundan sonraki tarihlerde bloga devam etme dirayeti gösterebilirsem daha düzenli bir yapı oluşturabilirim.

Stockholm'e indiğim andan bu zamana kadar hayatıma en büyük etkilerden birini yapan şey bu şehrin dünyanın 4. pahalı şehri olması. Bu bilgiyi hafiften kolpa kokusu aldığım İsveç'de ingilizce yayın yapan bir websitesinden arakladım.(Ahanda Link) Gerçekten burda bir refah toplumu kurulmuş, gelir dağılımı görece olarak çok iyi sağlanmış. Bu genel refah da fiyatlara vurmuş. Bir de tarım ürünlerinin pek çeşitli olmaması özellikle taze tüketilen yiyecek fiyatlarını oldukça arttırıyor. Özellikle bir hizmet alıyorsanız dışarda yemek, musluk tamir ettirmek v.b. inanılmaz paralar ödüyorsunuz bu işin emekçilerine. Fakat belki bu nedenden belki de başka nedenlerden, herkes kendi işini kendi görebiliyor. Kimse ana-baba kuzusu değil burda. İnsanlar yemek yapabiliyor,elektrik tamiratı,musluk tamiratı yapabiliyor. İnsanların kişisel olarak gelişmişliklerine örnek vermek istiyorum. Efendim bir öğrenci kulübüne takılıyorum bizim okulda. İsmi RN(Radionämnden) Eventteknik. Öğrencilere ucuz,kullanışlı ses ve ışık sistemleri sağlamak ana amacı bu topluluğun. Anlatıyolar bilmem kaç yıl önce kurulduk. İşte bu amplileri biz yaptık. Yok bu sistemi biz kurduk. Atolyedeki alet edevatı görseniz. Her boku da bu öğrenciler kullanıyor. Dizayn yapım kalite kontrol. Gayet profesyonel ticari olarak satılan aletler kadar kullanışlı karmaşık elektronik aletleri yoktan var ediyorlar. Mesela bir kabin dizayn ediyor. Sadece tahta bir kutu yahu. Baktım bilgisayarda teknik çizimini yapıyor adam. Yuh dedim. Bütün öğrenci binasında ki küçük bir bina değil, bütün elektrik elektronik bakım onarım yapım hepsi bunlara ait. Yani toplamak gerekirse, bizim ülkeden rastgele 150 adam toplasan burdanda rastgele 5 tane, bi adaya koysan bunları, bu adamlar medeniyeti baştan kurarlar bizimkiler birbirleri ile kavga ederken.
Batı hayranlığından gerçekten tiksiniyorum. Ama bir de gerçekler var burda görüyorum. Böyle sorunların nasıl çözüleceği hakkında hiç bir fikrim yok. Ama bunları gördükçe şaşırıyorum, utanıyorum,boşa harcadığım Türkiye'deki çevremin boşa harcadığı enerjiye zamana üzülüyorum. Neyse bu böle uzar gider.
Biraz da şehir altyapısı ve toplumsal yaşamdan bahsetmek istiyorum. Bi kere ulaşım altyapısı çok düzenli. Günün her saatinde şehrin heryerine taksiye filan binmeden gidebiliyorsunuz. Özellikle gündüz saatlerinde ulaşım çok hızlı değil ama Istanbul ile kıyaslandığında hani gavurlar heartbeat derler ya öle. Telefonla konuşmak gelir düzeyi çok yüksek olmasına rağmen Türkiyete göre çok düşük. Keza internet de öle. Hem çok hızlı hem çok ucuz.
Neyse sıkıldım ve baymaya başladım. Kafamı toplayınca devam edicem.

No comments: