
Thursday, February 19, 2009
Sunday, February 15, 2009
Olağan bi haftasonu
Yine bir haftasonunu daha evde geçirdim.Ev arkadaşımın uranyum terbiyeli kobalt 60 buğulama yaptığından şüpheleniyorum. Bütün ev radyoloji servisi gibi koktu.
Bu 2 gün boyunca değerli bir arkadaşın öve öve biteremediği True Blood isimli TV yapımını izleyip yine ödevimi pazar akşamı son dakikada bitirdim. Diziden koptuğum nokta karakterlerden birinin shape-shifter diye bişiy çıktığı yerdi. Vampir falan bi yere kadar da ondan sonrası beni bozuyo. Başroldeki kızın amcası network president sanırım. Fiziksel güzelliği bu kadar ön plana çıkaran bir camianın yapımında, bu kadar çok sayıda taş gibi oğlan ve kızın arasında nasıl başrol kapmış bu kız hayret ettim. Özellikle makyaj yaptığı zaman acı çektim. Hayır bence zaten çirkin güzel karıştırsınlar.Hatta herkes çirkin olsun (En sevdiğim TV yapımı Seinfel'dir). Ama herkes taş olup başrol ucube olunca rahatsızlık verdi. Bir de amerikan dizilerindeki hurafe, kadercilik, boş umut verme, ve maçoluk beni bitiriyo. "Protect,security,everything's gonna be OK" keywordleri, mesela John Locke'un hiç bir dayanağı olmadan tamamen bazı hurafelere dayanarak aldığı kararlar v.s. bitirdi beni bitirdi.
Geçen hafta içi kendimden nefret ettiğim bir an yaşadım.İngilizce konuşulan bir akademik ortamda bir "That's what she said" espirisi yaptım. İstemeden yaptım. Gerçekten istemeden oldu. Bi daha yapmıcam.Yaparsam dilim kopsun.
Bu 2 gün boyunca değerli bir arkadaşın öve öve biteremediği True Blood isimli TV yapımını izleyip yine ödevimi pazar akşamı son dakikada bitirdim. Diziden koptuğum nokta karakterlerden birinin shape-shifter diye bişiy çıktığı yerdi. Vampir falan bi yere kadar da ondan sonrası beni bozuyo. Başroldeki kızın amcası network president sanırım. Fiziksel güzelliği bu kadar ön plana çıkaran bir camianın yapımında, bu kadar çok sayıda taş gibi oğlan ve kızın arasında nasıl başrol kapmış bu kız hayret ettim. Özellikle makyaj yaptığı zaman acı çektim. Hayır bence zaten çirkin güzel karıştırsınlar.Hatta herkes çirkin olsun (En sevdiğim TV yapımı Seinfel'dir). Ama herkes taş olup başrol ucube olunca rahatsızlık verdi. Bir de amerikan dizilerindeki hurafe, kadercilik, boş umut verme, ve maçoluk beni bitiriyo. "Protect,security,everything's gonna be OK" keywordleri, mesela John Locke'un hiç bir dayanağı olmadan tamamen bazı hurafelere dayanarak aldığı kararlar v.s. bitirdi beni bitirdi.
Geçen hafta içi kendimden nefret ettiğim bir an yaşadım.İngilizce konuşulan bir akademik ortamda bir "That's what she said" espirisi yaptım. İstemeden yaptım. Gerçekten istemeden oldu. Bi daha yapmıcam.Yaparsam dilim kopsun.
Wednesday, February 11, 2009
SFI-1
Bu göçmenler için İsveççe beklediğimden daha iyi çıktı. Meğersem sınıflandırma varmış. Okumuş yazmış gençleri bi yere toplamışlar. Direk bizi hızlı programdan başlatıyolarmış.Her işte olduğu gibi bu iştede de plan program tam. 3 buçuk saat tamamen bundan sonra neler olacağını nasıl bir yol izleneceğini anlatarak ve tanışma faslı ile geçti. Öyle detaylı. Talep de çok fazla. Sınıfta nefes alınmıyor fakat düzelteceklerini söylediler, görecez. Sıra arkadaşım bir ingiliz. Çok şanslıyım. Anadili ingilizce olan biriyle konuşmak gerçekten çok rahat ve de zevkli oluyo. Öle takılıp mal gibi kalmıyosun. Birden kendini bir filmin, bir dizinin içinde buluyosun ve yardırıyosun. Neyse. Kursu yunanlılar basmış valla. Hintliler ve yunanlılar domine ediyorlar.Alexanderakis yok efenim Yardarakis.Bence sonu "kis" ile biten isimler çok komik. Bir tek Türk ben olmayacaktım tabi ki. DTO(Dünya Türk Olsun) sloganı her geçen gün daha olabilirmiş gibi geliyor. Neyse çocuk tam bir macerayı seven adam çıktı. Adam internetten bi isveçli kız buluyo. Buranın bir yasasından faydalanarak vize alıyo ve geliyo. Sonra daha ilk ay kebapçıda iş buluyo falan filan. Aslında klasik hikaye de, kanlı canlı örneği olunca bana ilginç geldi. Daha yazacaktım ama,hasta oluyorum takatim yok.Devam edecek....
Wednesday, February 4, 2009
Alakasız ama...-3 -Ben nasıl bir gerizekalıyım?-(Akrostij şiir)
Ne oldu oldu, aldım bir gün bir usb sabit disk
Aldım ama biliyorum bu bir risk
Sallarsın, düşürürsün sıçar
Islanırsa hele tam göte kaçar
Lakin bunların hiç biri olmadı
Bile bile bunları kopyaladım hayatımı bu diske
İstedim ki herşey yerli yerinde olsun,hepsi bir deste
Risk alırım bilirsiniz a dostlar
Gelmiş geçmiş tüm müzik kayıtlarım
Eserlerim, ayıplarım
Resimlerim programlarım
İşte hepsi bu diskte
Zekamdan şüphem her geçen gün artıyor
Evvelde yaptığım mallıklar bin, binbeşyüz buluyor
Kah format at, kah partition değiştir
Ama hepsi evvelde bir şekilde kurtuluyor
Lan oğlum, üzerimde nasıl bir oyun oynanıyor
Islak odunla dövmeli beni beni
Yaptığım bu son sıçıştan ötürü
Irmak gibi, sel gibi gözlerim yaşlı; silindi herşey eski yeni
Mallık parayla olsa iyiymiş a dostlar.
?
Aldım ama biliyorum bu bir risk
Sallarsın, düşürürsün sıçar
Islanırsa hele tam göte kaçar
Lakin bunların hiç biri olmadı
Bile bile bunları kopyaladım hayatımı bu diske
İstedim ki herşey yerli yerinde olsun,hepsi bir deste
Risk alırım bilirsiniz a dostlar
Gelmiş geçmiş tüm müzik kayıtlarım
Eserlerim, ayıplarım
Resimlerim programlarım
İşte hepsi bu diskte
Zekamdan şüphem her geçen gün artıyor
Evvelde yaptığım mallıklar bin, binbeşyüz buluyor
Kah format at, kah partition değiştir
Ama hepsi evvelde bir şekilde kurtuluyor
Lan oğlum, üzerimde nasıl bir oyun oynanıyor
Islak odunla dövmeli beni beni
Yaptığım bu son sıçıştan ötürü
Irmak gibi, sel gibi gözlerim yaşlı; silindi herşey eski yeni
Mallık parayla olsa iyiymiş a dostlar.
?
Sunday, January 25, 2009
Debaser
Bir cumartesi akşamı sıkıldım, havanın görece olarak sıcak olmasını da fırsat bilerek (2 C) kendimi dışarı attım. Debaser isimli gece klubüne aktım.Aslında gece klubü denir mi ondan emin değilim. İki barı ve genişçe bir konser salonu kocaman bir sahnesi var. Venue deniyo herhalde. Saat 10 gibi başlıyo konserler. Gece 1 e kadar sürüyor daha sonra diskomsu bir tarza bürünüyor. Hemen gözlem yaptım tabi duramadım. Bir kere sigara yasağı mükemmel birşey. O kadar rahat oluyorsun ki içeride. Bir de burada iç mekan sıcaklıkları hep belli bir seviyede tutuluyor. Tahminimce 20 C üzerine çıkarmıyorlar hiç bir zaman. Gerçekten konforlu.
Konserleri izlerken baya bi sıkıldım açıkçası. Şu ana kadar burada 5-6 konser izlemiş bulunmaktayım. İzlediklerimin hepsi buranın gruplarıydı. Belki yargıya varmak için çok erken olsa da şimdilik şu yorumda bulunabilirim ki, İsveç'ten biraz zor popüler müzik grubu çıkar. Baya kötüler yani. İşte 100 senede bir çıkar ABBA gibi. İzleyen insanlar da çok ilginçti. Kendim gibi kollarını kavuşturup hareket etmeden mal gibi sahneye bakan bi sürü insanın arasında olmak başta bir rahatlık sağladıysa da sonradan baya bir sıkıcı oldu.İnsanlar ancak konserler bittikten sonra disko başlayınca hareketlendiler ama bu sefer de benim kafam sikildi tabi. Saat 1.30 kadar orda beni sadece etraftaki alımlı ve güzel kızların varlığı tuttu diyebilirim.
Bir de burdaki insanlar gecenin belli bir saati gelmeden yani alkol belli bir seviyeye ulaşmadan, inanılmaz utangaç ve çekingenler. Ama belli bir saati geçtiği zaman direk yolda gördüğün biriyle muhabbete başlıyabiliyosun. Zaten cumartesi akşamları, hele bir de çok soğuk değilse herkes kendini dışarı atıyor bu baya hoş bir şey bence. Cumartesi akşamları metro 24 saat, banliyo trenleri saat 2'ye kadar çalışıyor. Heryer kımıl kımıl. Yazın tahminimce daha da iyi olacak..
Konserleri izlerken baya bi sıkıldım açıkçası. Şu ana kadar burada 5-6 konser izlemiş bulunmaktayım. İzlediklerimin hepsi buranın gruplarıydı. Belki yargıya varmak için çok erken olsa da şimdilik şu yorumda bulunabilirim ki, İsveç'ten biraz zor popüler müzik grubu çıkar. Baya kötüler yani. İşte 100 senede bir çıkar ABBA gibi. İzleyen insanlar da çok ilginçti. Kendim gibi kollarını kavuşturup hareket etmeden mal gibi sahneye bakan bi sürü insanın arasında olmak başta bir rahatlık sağladıysa da sonradan baya bir sıkıcı oldu.İnsanlar ancak konserler bittikten sonra disko başlayınca hareketlendiler ama bu sefer de benim kafam sikildi tabi. Saat 1.30 kadar orda beni sadece etraftaki alımlı ve güzel kızların varlığı tuttu diyebilirim.
Bir de burdaki insanlar gecenin belli bir saati gelmeden yani alkol belli bir seviyeye ulaşmadan, inanılmaz utangaç ve çekingenler. Ama belli bir saati geçtiği zaman direk yolda gördüğün biriyle muhabbete başlıyabiliyosun. Zaten cumartesi akşamları, hele bir de çok soğuk değilse herkes kendini dışarı atıyor bu baya hoş bir şey bence. Cumartesi akşamları metro 24 saat, banliyo trenleri saat 2'ye kadar çalışıyor. Heryer kımıl kımıl. Yazın tahminimce daha da iyi olacak..
Wednesday, January 21, 2009
Svenska för Invandrare
Monday, January 19, 2009
Yıldım
Tarih 19 ocak 2009 ve buranın kışı şu gün itibari ile beni de yıldırdı. İlk başlarda memnundum oooh soğuk soğuk yüzüme esiyodu. Ama yok kardeşim çok uzun sürüyo bu meret.Mart ortasına kadar devam diyolar. Bi de iki ucu boklu değnek. Bulut olunca ışık olmaz, bulut gider götün donar.Neyse ha gayret kaldı iki ay...
Subscribe to:
Posts (Atom)