Sonunda buranın en çirkin yüzünü de görmüş oldum. Olayı anlatacam fazla da yorum yapmıcam çünkü sinir ve gerginliğimi hala üzerimden atamadım. Ayda yılda bir dışarı çıkalım dedim, daha önce bölümden tanıştığım alman bir çocuğun tayfası ile dışarı çıktık. Alman,fransız,isveç,türk ortak yapımı bir kadro. Gerçekten iyi tanıdığım kimse yok ortamda. İlk önce hayvanlar gibi içildi tabi ondan sonra dışarı biryerlere normal olarak. Çok barışçıl taşkınlık yapmayan dam-sap dengesi sağlanmış çok süper bir topluluk. Neyse içeri girdik. Zaten burda bara pavyona girince bizim ayyıldızlı ehliyetler direk dikkatleri çekiyor. O konuda yapacak bişiy yok, ama aldılar içeri. Giriş paralarımızı da paşa paşa ödedikten sonra. Hemen bir içki aldı herkes. Bi yere geçildi. İnceden tepinme ile karışık muhabbet vs. Beni bilenler gürültülü ve karanlık ortamlarda nasıl mala bağladığımı da çok iyi bilirler. Hemen mala bağladım öle duruyorum arada milletle konuşuyorum. Biram biter bitmez hiç yoktan nerden geldiğini bile görmediğim bir güvenlik beni dışarı davet etti. Ben de tamam gelelim dedim. Sanıyorum ki bişiyler soracaklar veya bişiy düşürdüm onu verecekler filan. Dışarı çıktık. "You're too drunk to be here" dedi adam arkasını döndü gidiyo. İşte o an hissettiklerim, yabancı olmak,öteki olmak "invandrare" olmak hiç bir şey yapamamak.
Bir araba laf ettim ama neye yarar. Polis çağırmaya çalıştım polis tabi ki sikine takmadı. Suçum sadece mala bağlamak dostlar. Bu kadar. Gerçekten de sarhoş olduğum için sinirlendim, sinirli olduğum için de bunun sadece yabancılara yapılan bir muamele olduğunu düşündüm. Sonra sakin kafayla düşünüp bi kaç kişi ile konuşunca bunun tek neden olmadığına ikna oldum. Mutlaka yabancı olmam en azından benim için çok büyük handikap. İsveç'li olsam cıngar veya kavga çıkarabilirdim en azından. Beni asıl şaşırtan ise bir çoğu ile o gün tanışdığım insanların hepsinin (yaklaşık 10 kişi) benimle beraber çıkmaları benim adıma güvenliklerle tartışmaları oldu. Hiç tereddüt etmediler. Sonra beni teselli etmeye çalıştılar. Neyse ordan çıktık başka yere gittik yine ay-yıldız problemi oldu kapıda ama hallettik sonra. Öyle böyle derken gün ışıdı dediğime bakma saat 3 daha.
Sabah 6'da, geldiğimiz yere döndük.Sonra ikinci bir gaz dalgası ile hadi göle gidelim oldu. Son gaz dalgası gerçekten beni hayretler içinde bıraktı. Hava yaklaşık 7-8 derece. Su baya soğuk. İşte o andan görüntüler.
Ha bi de yazmayı unutuum, sabah dönüşte tren beklerken oturarak, başımla dizlerim arasına kollarımı sütün gibi kullanarak dinlenirken uyuya kaldım ve treni kaçırdım. Ayakta uyudum da diyebiliriz.